11 Ekim 2012 Perşembe

Alex Bogusky'den bir yazı


Kreatif direktörler profesyonel delilik işindeler
Öncelikle kreatif direktör olmayı sevdiğimi söylemek istiyorum. Çoğu zaman belki de dünyanın en iyi işine sahip olduğumu düşünüyorum.
Bunu söyleyerek başlıyorum çünkü yazdıklarımın bir çoğu, okuyuculara sanki çok zor bir durumu veya zorluğu tarif ediyormuşum gibi gelecek. Ve tahminime göre çoğu insana delilik bir zorluk gibi gelebilir, ama biz kreatif direktörler normal değiliz hem de bir parçacık bile. Normal olduğunuzu hayal edebilirsiniz. Biliyorum çünkü yaptım. Çok uzun yıllar boyunca kendimi çok normal olarak tanımlamama rağmen kendimi pek ikna edemedim.
Kreatif direktörlere deli olmaları için para ödenir. Bir çeşit profesyonel şizofreni. Profesyonel delilik ve amatör delilik arasında çok büyük bir ayrım vardır. Profesyoneller amatörlerden çok daha iyi ücretler alıyorlar ama arada başka ayrımlarda var. Aksi halde kreatif direktör bulmak için bütün klinikleri dolaşmanız yeterli olurdu. Fakat bir çok finansçının düşüncesinin aksine bu aslında işe yaramaz. Bir profesyonelle amatör arasındaki fark deliliği açıp kapayabilme özelliğidir. Aslında çoğunlukla kapatmaktır. Açma işlemi çoğunlukla otomatik olarak başka insanlar sayesinde gerçekleşiyor.
Çoğu reklam yazarı ve art direktör olan bir sürü insanın sizin onların fikirleri hakkında düşünmenize ihtiyacı var. Bir sürü fikirleri var ve hepsini de beğeniyorlar. Kendi fikirleri üzerinde ısrar ediyorlar ve kafanız bu fikirlerle doluyor. Eğer gerçekten yoğunsanız ve ajansa bir sürü iş geliyorsa, o haftayı kendinize ait tek bir düşünceniz olmadan geçirebilirsiniz.
Aslında bu düşünmediğiniz anlamına gelmez,düşünürsünüz ama kendi kafanızda oluşmayan fikirler hakkında düşünürsünüz. Belki de beyninizin sahip bile olamayacağı garip ve muhteşem fikirler kendileriyle taban tabana zıt yüzlerce fikirle birlikte barınmak zorunda. Tabi ki kafanızın içinde süren bu savaşta sizin düşünceleriniz her iki tarafında yanında olabilir.
Şimdi eğer bu düşünme işlemini yapacak kadar bol vaktiniz olduysa bu pek delilik olmayabilir. Bu felsefe gibi çok daha yüce terimlerle tarif edilebilir. Ve ben aslında bütün iyi pazarlama ve markalama faaliyetlerinin felsefe olduğuna inanıyorum. Bir felsefe yarat ve onu ifade et. Ama bu kesinlikle hafif bir felsefe. Kafanda 15 dakikadan daha fazla yer almayan her düşünce ve kafanda aynı miktarda önem taşıyan her düşünce ile birlikte düşünce süreci daha çok şizofreniye benziyor.
Sizin kendi fikirleriniz olması gerekmez. Zamanla fikirlerinizi azaltmayı öğreniyorsunuz. Aksi halde bu durum çalışanlarınız için hiç de adil olmaz. Siz art direktörleriniz ve yazarlarınızla yarışmıyorsunuz. Siz onların fikirlerini geliştirmelisiniz .Bu yüzden eğer orijinal bir fikriniz varsa (ki bu olur) iyisi mi onu başkasına verin ki o da eğip büküp size geri versin.
Aslında sıradan bir psikozlu hastanın anlatabileceğinden fazla bir şey anlatmadım. Ama işte şimdi profesyonel kısım geliyor. Şimdi bütün bu sesleri alıyorsunuz ve hepsini bir tanenin içine sığdırıyorsunuz. Bazıları gitmek,bazıları katılmak,bazıları da zamanı gelinceye dek beklemek zorunda.
Ve bunların hepsini tamamladığınızda bütün bu deliliği,birisinin sahip olabileceği en harika fikirmiş gibi müşteriye sunmanız gerekiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder